bugün

entry'ler (1689)

rüzgarlı deniz kıyısı

kimsenin hatırı yoksa kaptanın var, deniz kenarında bir tahta bankta birçok şeye veda vakti. donanma gemileri görünmüyor ama sanırım giden hereke vapuru, olsun. sabahın köründe beni buraya getirip bu şarkıyı tek başıma dinleten şey ne bilmiyorum ama her neyse ondan sonsuza kadar uzaklaşmak istiyorum.

yaz bulutları

grup gündoğarken şarkısı. birini yeni tanımanın heyecanı, tatlı tatlı flört edilen o dönem ve bilumum heves bir şarkı olsaydı bu şarkı olurdu.

dikiş dikmek

inanılmaz keyifli bir hobi yalnız birkaç kötü yanı var. bu zehri bir kez aldıktan sonra ben bunu dikerim deyip asla kıyafet satın alamıyorsunuz, nasılsa kıyafete para vermiyorum deyip başka alanlarda pervasızca para harcama eğilimi gösteriyorsunuz. bir diğer kötü yanı ise çevrenizdeki insanlar bana şunu diker misin bunu diker misin diye sormaya başlıyor ki bu korkunç bir soru. bu sorunun asıl anlamı şu: üç dört gün boyunca sabrını, emeğini, vaktini benim için tüketir misin? maalesef hayır ya, hepinize tebessüm edeceğim ve bakarız diyeceğim öz evladım olmadığınız sürece.

missha

çok meşhur likit alllıkları rezalet olan kore markası. sürdükten bir saat sonra allık yok. nereye gittin kolonya mısın sen uçup gidiyorsun ben heidi gibi gezmek istiyorum kardeşim insan ayıp olmasın diye iki saat falan durur bari.

nevresim takımı

çarşafsız satılan tekstil ürünü. tek kişilik olanlarına da tek yastık kılıfı koyuyorlar, çıldırırsın. iki kılıf gelsin diye çift kişilik nevresim takımı aldım, sırf bu yüzden çift kişilik yatak da alacağım gibi duruyor, çift kişilik yatağa geçmişken üstüne bir de evlenirim tam olur. tekstil lobisi büyük oyun kurmuş helal olsun.

kazıklı maria

bu kadının bok gibi book reviews serisini yapmak nasıl daha önce benim aklıma gelmedi diye kendimi parçalayasım geliyor bazen. son on yıldır falan yapmanın beni en çok eğlendirdiği şey yakın bir arkadaşımla kitapçı gezip popüler kitapları boklayarak kurcalayıp rol yaparak birkaç bölüm okuyup kahkahalarla gülmek. inanamıyorum bunu işe çevirmeyi akıl edemediğime.

sözlük yazarlarının itirafları

bir on güne 61 olacaktın. uiy hamsi diye seninle dalga geçemeyeceğim için biraz sinirlerim bozuluyor. dün gece rüyama geldin beni kokladın ne güzel kokuyorsun dedin. ben de sana layering falan anlattım şunu sürdüm bunu sıktım bilmem ne. yüzünde her zamanki he he ifadesiyle beni dinledin. geçenlerde dkny be delicious iyi ki çok popüler değil de sağda solda anamın kokusunu alıp hüzünlere gark olmuyorum diye düşünüyordum. sanırım o yüzden parfüm ve sen temalı bir rüya gördüm. gelip sana bunu anlatsam ay ne demekmiş acaba diye kahvaltı boyunca anlamını araştırtırdın bana kesin. beş ay oldu alışmadım desem yalan olur, sen de bunu isterdin eminim. ilkler zor olacak biliyorum. ilk doğum günün, ilk bayram, ilk doğum günüm... en çok olanı biteni sana anlatmayı özlüyorum, yeni bir şeyler aldığımda sana göstermeyi özlüyorum. yalan değil birkaç kere de dizinde ağlamak istediğim oldu sensiz geçen süre zarfında. kaşe kabanlarıma, kruvaze elbiselerime, kumaş pantolonlarıma sen koca karı işi demeyince giyinip süslenmenin eski tadı yok. sana göre insan kırkına kadar tayt sweatshirt falan giymelidir, haklısındır belki giyiyorum artık daha sık. o çok heveslendiğin mevzu yalan oldu ama ben haklıyım. torunun kocaman oldu ve yürüyor artık. elimden tutup sağa sola götürüyor beni, çok yakışıklı olduğu için karşı koyamıyorum. en iyi sen anlarsın bunu bence. o meşhur spikeri görünce aklıma sen geliyorsun ve çok gülüyorum. "çirkin adam görmek istemiyorum değiştir şunu!" ben de istemiyorum anam. seni çok özledim, iyi ki doğdun iyi ki annem oldun.

düz saç

kendimi bildim bileli nefret ettim bundan. nasıl bir nimet olduğunu anlayışım yirmi beş yaşıma tekabül ediyor. insanı eforsuz şekilde derli toplu ve özenli gösteren bir saç. yıka kurut ışıl ışıl jilet gibi, vallahi mis.

komşu tabağı

insanın üzerine yük. boş geri veremezsin ayıp. sırf biriken komşu tabakları için kek börek falan pişiyor evde. şimdi portakallı çikolatalı fırında, güzel kabarmadı. herkesi duyan beni mi duymadı, çok mu şey istedim de ben olmadı. olmadı, olmuyor kek bile kabarmıyor. kabardı kabardı tamam.

nil karaibrahimgil

kendisinden pek hazzetmeyip şarkılarını çok sevdiğim ve akıl sağlığımın bir kısmını borçlu olduğum şarkıcı. sabahları kediyi kucağa alıp manyak manyak dans etmek için ideal bütün şarkıları.

aşksızım tatsızım sen yokken de bahtsızım. senmişsin yerim yurdum. sen yokken kısmında kedi kucaktan atlar tabii. olsun napalım, sınırlara saygı duymak lazım. (kediyi yakalayıp tekrar kucağa aldı)

gitme yoksa

nil karaibrahimgil'in en psikopatça şarkısı. dinlerken bu kadında kesin bir akreplik var diyordum yükseleni akrepmiş. iç dünyası bana hiç yabancı değil maalesef. neyse eyleme geçmedikçe suç yoktu değil mi?

hüseyin rahmi gürpinar

çok özel bir romancı.

bence yaşasaydı kesinlikle gündüz kuşağı bağımlısı olurdu. misal veriyorum tiktok'tan genç erkeklerle flörtleşip kocasını çocuklarını terk eden bir kadının hikayesini, çevreden aldığı tepkileri, kaçışını hazırlayan sebepleri ya da pandemi dönemini, dönemin saçma sapan uygulamalarını, dağda tek başına koyun otlatan çobana bile kesilen cezaları falan o nükteli, kımıl kımıl anlatımıyla yazdığını hayal ediyorum bazen ve günümüzü hüseyin rahmi'den okuyamamak beni çıldırtıyor.

altın

istediği kadar modern minimal tasarımlı olsun özellikle uzun süre ara verdikten sonra tekrar kullanınca insana kendini yenge yenge hissettiren değerli bir maden. her şeye rağmen seviyorum napim.

inditex

sosyal anksiyetemin son kalan kırıntılarını da vakumlayan firma. sadece sigaramın ve gururumun sığabildiği çantalarımla kullanmak için bu firma bünyesindeki markaların birinden ucuz diye bir kartlık aldım. aldıktan bir süre sonra girdiğim bütttüüün mağazaların çıkışında ötmeye başladı. meğer genelinde böyle bir problem varmış. ar perdem yırtıldı ötmek bende panik uyandırmıyor.

sözlük yazarlarının itirafları

herhangi bir şeyle meşgul olmadığım sürece beynim sürekli Türkçe pop çalan bir radyo istasyonu gibi çalışıyor. müzik susunca daldan dala sekmeye başlıyor düşüncelerim ve nihayetinde bütün tadım tuzum kaçıyor. hatta öyle ki zor zamanımda Gülşen kadar kimse tutmamıştır elimden diyebilirim.

kakül

her seferinde köpppek gibi pişman olacağımı bile bile kendime yaptığım kötülük.

tragus piercing

kulaktaki minik kıkırdağı delmek suretiyle takılan piercing. kimse bana bunu kullanmaya başladıktan sonra bir daha kulaklık kullanamayacağımı söylemedi. zaten kulağım ufak en küçük boy kulaklık kullanıyordum ve piercingten sonra kulaklığın girebileceği hiçbir alan kalmadı. komedi. ergen gibi kulak üstü kulaklıkla hayal edemiyorum kendimi. elveda tragus aşkımız buraya kadarmış.

hep yek

özlem tekin şarkısı. bir süredir gözümü açtığım ilk beş dakika içinde sigaramı yakıp kahvemi yaparken bu şarkı bana adeta vahiy olarak geliyor. beynim bana ufak oyunlar oynuyor gibi hadi hayırlısı.

sözlük yazarlarının itirafları

kim olduğum nasıl biri olduğum hakkında bile hiçbir fikrim yok aslında. 18 sonrası bu yaşıma kadar hep majör problemler oldu hayatımda şimdi bunları kendi kendime buraya döküyorum ama kafamın içinde bir ses bangır bangır diyor ki bahane etme bunları. etmiyorum ya da ediyorsam da hakkımdır. kendimden başka kimseye sorumlu değilim artık. büyük kayıplar sonrası ilk reaksiyon kalanlara sıkı sıkı sarılmak oluyor ama sarılmak karşılıklıysa güzel bir şey. istemeden kopan bağlar acı veriyor, bile isteye koparılan bağlar da acı veriyor. bağların doğası mı bu acı verme işi bilmiyorum. dünya yıkılsa önce soluklanır sonra hemen toparlanırım diyordum. ki dünyam irili ufaklı birçok kez yıkıldı. bu kez soluklanma evresinden çıkamıyorum uzun bir nekahat döneminde gibiyim, her fırsatta güçten düşüyorum. bir ceket, bir kaşkol, bir şarkı, bir video, hatta aynadaki yüzüm... ağlama kolaysa. seyreldi ağlamalarım çabuk kendime geliyorum artık. elimin tersiyle göz yaşımı silip devam ediyorum her ne yapıyorsam ona. yıkılsa da dengeler buradayız. toparlanacağız.

grup gündoğarken

bana kendimi inanılmaz güvende hissettiren grup. ne zaman dinlesem aslında her şey yolunda gidiyormuş da ben kişisel huzursuzluğum yüzünden hafif tatsızmışım gibi hissediyorum.